B

ugün
Rusya Fedarasyonu topraklarında yaşayan Altay Türkleri, adlarını
yaşadıkları bölgeden alır. Altay adı geniş anlamıyla Altay ve Alatag
bölgesinde yaşayan bütün Türk boylarına verilen addır.
Dilleri
Türkçe'dir. Altay Türkçesi, bugüne kadar yapılmış olan Türkçe lehçeleri
tasnif denemelerinde farklı gruplarda gösterilmiştir. Altaylar
bölgesindeki siyasi olayları da içine alan Orhun yazıtları ve Çin
yazıtları, 7-10. asra kadar bu bölgenin Türkçe konuşan halklarının etnik
gelişimini de göz önüne serer. Kök Türk kağanlığından sonra Türk
devletinin başına geçmiş olan Uygur ve Kırgızların hakimiyetleri dev
rinde Altay Sayan platosuna yerleşmiş olan Samoyed ve Ket kabilelerinin
konuşmalarına da Türkçe nüfuz etmiştir.
Altay (Oyrat)
dili Kırgız Kıpçak grubunda yer alır. Bu dili konuşan 60 bin Altay Türkü
Altay Özerk Cumhuriyeti'nde (Rusya Cumhuriyeti'nde Kemerowo'nın
güneyinde, Moğolistan sınırında) yaşarken 70 bini ise diğer bölgelere
yerleşmiştir. Altay Türkçesi kuzey grubu şivelerindedir ve iki ana
gruba ayrılır. Kuzeyde Tuba ve Kumandin boylarının, güneyde Altay,
Telengit ve Teleüt boylarının ağzı, yazı dili olarak kabul edilir.
Okul
kitapları ve gazeteler bu yazı diliyle çıkmaktadır. Altay Türkleri için
ilk olarak 1845'te Kiril esaslı bir alfabe düzenlemiş, 1928-1938
arasında Latin harflerine geçilmiştir. 1938'den sonra ise yeniden Kiril
harfleri kullanılmaya başlanmıştır. 1938'den beri , Rus abecesine dayalı
Altay edebi dili çerçevesinde modern şiir, hikaye, roman ve piyes
türlerinde bir yazılı edebiyat gelişmektedir.
Kahramanlık
hikayeleri ve şarkıları Altay folklorunun en önemli unsurudur. Bu epik
hikayeler ne kadar zengin olursa olsun, Altay Türkünün daha önceki
hayatıyla ilgili özellikler taşır. Şiirlerini ve hikayelerini normal
veya ağız komusuyla okurlar. Ağız komusu günümüzde de oldukça yaygın ve
hemen hemen herkes bu aleti çalmasını biliyor.
Altay
Türklerinin halk edebiyatı ve folkloru ilk defa Verbitskiy tarafından
toplanmış ve neşredilmiştir. Daha sonra Radloff, Altay Türkleri üzerine
çeşitli çalışmalar yaptı. "Altay Büçay, Alıp Manas" gibi
destanları vardır. 1922-1947 yılları arasında Oyrat dili diye
isimlendirilen Altay Türkçesi bugünkü konuşulan dildir. Türkiye de
kullanılan Türkçeyle oldukça fazla benzer yönleri var.
Altay
bölgesindeki, tarihi eserler ve Altay halkının gelenek ve
göreneklerinin incelenmesi bizim eski Türk inançları ve Türk kültür
tarihinde henüz açıklanmamış birçok kavramı anlamamızı sağlayacaktır. Bu
yüzden, resmi makamlarca kasıtlı bir şekilde yıpranmasına ve yok
olmasına göz yumulan kültür değerlerimiz bir an önce korunmaya
alınmalıdır.
Not: Altay Türkleri henüz islamiyetle şereflenememişlerdir. (Editör)