ge kıyılarımız hemen dibinde yer alan Oniki Ada, 400 yıl gibi çok uzun bir zaman Türk hâkimiyeti altında kalmıştır. Adalarda, 1912 İtalyan işgali ve daha sonra 1947’deki Yunan Hâkimiyeti dönemine kadar oldukça önemli sayılabilecek miktarda bir Türk nüfusu bulunmaktaydı.
Diğer Ege adaları gibi Oniki Ada da yapı itibarıyla Anadolu yarım adasının bir devamıdır. Jeolojik ve topoğrafik açıdan Anadolu yarımadası Oniki Ada grubunda da devam ediyor demektir.
Oniki Ada grubu stratejik açıdan da Türkiye için büyük bir önem arz etmektedir. Bu adalar Ege Denizi’nde kuzey-güney istikametindeki deniz yollarını kontrol edebilecek bir konumdadır. Anadolu’nun güney kısmını stratejik açıdan tehdit eden bir durumdadır ve askeri harekatlarda üs olarak kullanılabilirler.
Oniki Ada’ya oluşturan adalardan bir kısmı Türk kara suları içindedir. Anadolu kıyılarında ışıkları görülebilenleri vardır. Oniki Ada’ya Anadolu yarımadasının bir devamı olarak düşünmek gerekir. Bu adalar, Anadolu’ya jeolojik bağlarla bağlıdır ve Anadolu yarımadasının tabii bir uzantısını oluşturmaktadır.
Ayrıca Oniki Ada Türkiye için her zaman, hele hele de günümüzde çok büyük bir stratejik önem taşımaktadır. Özellikle son zamanlarda Türkiye’ye karşı yürütülen dostlukla bağdaşmayan politikalar, bu adaların ilerde muhtemel bir saldırıda hareket üssü olarak kullanabileceği endişesini doğurmaktadır.
Bugün Oniki Ada grubu içinde yer adaların sadece ikisinde Türkler yaşamaktadır. Bunlar Rodos ve İstanköy adalarıdır. Bu iki adada yaşayan Türklerin de çok büyük sıkıntıları vardır. Kendi milli kültürlerini ve kültürel kimliklerini muhafaza ederek geliştirme imknalarından mahrumdurlar. Sayıları gün geçtikçe azalmaktadır.
Rodos Adası’nda 2000 civarında Türk yaşamaktadır. İstanköy Adası’nda ise sadece bir köyde, Germe köyünde yaşayan 850 Türk vardır. Bunlar bir yandan milli kimlik ve kültürlerini yaşatmaya çalışırken, bir yandan da asırlar boyunca Türkler tarafından adalarda meydana getirilen sanat ve kültür eserlerini korumaya çalışmaktadır.
Oniki Ada ismi verilen Osmanlı mirası adalarındaki Türk eserlerinin ihtiyacı olan acil bakım ve onarımlarına izin verilmemektedir. Böylece adalardaki Türk eserleri zamanın tahribatına bırakılmış durumdadır. Osmanlı Türkleri tarafından yaptırılan camiler, medreseler, çeşmeler ve diğer sanat eserleri birer birer yok olmaktadır. Oysa bunlar adaların yakın dönemin tapularıdır. İstenilen, bu ‘’tapu’’ların ortadan kaldırılması ve buralardaki Türk izlerinin hafızalarından silinmesidir. Türkler, bugün bu adalarda bir avuç azınlık haline düşürülmüşlerdir. İşin en acı taraflarından biri de kendilerine azınlık muamelesi bile yapılmamaktadır.
Meis Adası, İstanköy Adası ve Rodos Adası’nda, Türk hakimiyetinde kaldıkları asırlar boyunca önemli sanat eserleri meydana getirilmiştir. Bunların başlıcaları camiler, mescitler, medreseler, çeşmeler, külliyeler, şadırvanlardır. İnsanlık kültürü açısından da korunması gereken bu eserler, maalesef genellikle zamanın tahribatına ve fanatiklerin kasıtlı sabotajlarına maruz bırakılmış durumdadırlar.