A
hmet Yesevi Hazretleri, nasıl Hazret-i Türkistan ise, Yunus Emre Hazretleri de öyle Hazret-i Anadolu'dur. Anadolu'yu hissetmek, tanımak ve sevmek için, Hazret-i Yunus'un süzgecinden geçmek, onu tanımak, onu sevmek lâzım gelmektedir.
Yunus Emre, ne bir ozan, ne bir düşünür, ne diyar diyar dolaşan bir saz şairidir.
O, Hak âşığıdır. Velîdir, velîdir, velîdir.
Anadolu, sahabeler diyarı olduğu gibi, velîler diyarıdır da. Anadolu idarî bakımdan ayrı eyaletlere bölündüğü gibi, bütün eyalet ve vilayetlerin de birer beyi, emiri ve sultanı vardır. Konya'da Cenab-ı Pir Hazreti Mevlânâ, Ankara'da Hacı Bayram Veli, Kastamonu'da Hazreti Şaban Veli, Nevşehir'de Hacı Beştaş Veli, Bursa'da Emir Sultan, İstanbul'da ise Alemdâr-ı Resul Eyüp Sultan, Karagümrük'te Nureddin Cerrahî, Üsküdar yakasında Aziz Mahmud Hüdaî Hazeratı vesaire vesaire...
Diğer velîleri unuttuğumuz zannedilmesin. Birini hepsi, hepsini biri gördüğümüz için tekrar ta'dat etmiyoruz.
Burada hiç unutamadığım ve unutamayacağım bir hadiseyi nakletmek istiyorum:
Adana'dan trene bindim. İstanbul'a geliyorum. Kompartımanımıza bir köylü çifti bindi. Ben şüpheci ve kusur arayıcı bir nazarla bakıyorum, kusur arıyorum. Fakat, güzel bir şarkının söylediği gibi:
"Her hâlinle her şeyinle güzelsin, hata bulmak kusur bulmak güç sende."
Hemen dost oluvermiştik. Kendilerine dedim ki:
"Her vilâyetin bir manevî sultanı vardır.. Ve sıraladım... Kütahya'nın, Eskişehir'in manevî sultanı kimlerdir?"
"Bizde de Osmanlı vardı", cevabını verdiler.
Bilecik'te yatan Ertuğrul Gazi'yi kast ettiklerini anlamış, nefesim kesilmişti.
Hanedan-ı Al-i Osman, gerek saltanatları devrinde ve gerekse sonraları çok haksızlığa, iftiraya uğramıştı. Fakat bu iki köylünün ağzından çıkan kelâm, Türk milletinin onları, yani Hanedan-ı Al-i Osman'ı velayet mertebesine yükselttiğini anlatıyordu.
Kibar-ı Evliyaullah Anadolu'nun bir merkezini kendilerine makam tutmuşlardır. Bunlar da manevî sultandılar.
Ya Yunus Emre... Paylaşılamayan Yunus Emre nerede idi? Onun ruhu, nefesi, kokusu bütün Anadolu'ya yayılmıştı. O, ne orada, ne şurada, ne burada, O Anadolu'da idi.
O, Hazret-i Anadolu'dur.
