G
eçtiğimiz hafta Kazakistan’da çok mühim bir buluşma gerçekleşti.
Kazakistan Başbakanı Askar Uzakbaiuly Mamin, Türk Konseyi Genel Sekreteri Bağdat Ambrayev’i kabul etti. Bu kabulde öyle heyecan verici bir teferruat vardı ki bu husus herkesin gözünden kaçtı. Peki o teferruat neydi?
İlk kez bir resmî kabulde Türk Konseyi Bayrağı, Kazak Başbakan tarafından Kazak Bayrağı ile yan yana kullanıldı. Bu jestin elbette çok mühim mesajları vardı. Bu jestin teferruatına geçmeden evvel Türk Konseyi bayrağı hakkında bilgi verelim...
Türk Konseyi logosu ve bayrağının anlamı şu şekilde yorumlanıyor:
Azerbaycan bayrağının yıldızı, Kazakistan bayrağının mavisi, Türkiye Cumhuriyeti bayrağının hilali ve Kırgızistan Kazakistan Cumhuriyetlerinin güneşinden meydana geliyor... Bu bayrak 12 Ekim 2012 yılında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev ve devrin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından İstanbul’da Türk Konseyi Sekretarya binasında göndere çekilmişti.
Türk Konseyi bayrağının Kazakistan tarafından Uluslarüstü bir zaviyeye taşınması nasıl okunmalı peki? Bunu iki kıymetli hocamıza sordum. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Genel Araştırmalar Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş bu husustaki görüşlerini şu şekilde yorumladı:
“Türk dünyasını bir arada tutan bir organizasyonun varlığını güçlendirmek için atılmış mühim bir adım gibi anlaşılıyor. Türk Konseyini, tıpkı Avrupa Birliği Üyesi ülkeleri kabilinden bir entite olarak beynelmilel siyasette göstermek buradaki en mühim mesajlardan biri olmasının yanında Türk dünyası ülkelerinin önümüzdeki dönemlerde de bu yaklaşımlarının daha da güçlenerek devam edeceğinin göstergesi gibi duruyor...”
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi de Kazakistan Başbakanı Askar Uzakbaiuly Mamin’in bu tavrını şu şekilde yorumladı:
“Normal protokolde AB, ülkelerüstü (supranasyonel) özellikte bir teşkilat olduğu için bayrağı üye devletlerin bayraklarıyla beraber kullanılıyor. Türk Konseyi ülkelerüstü değil beynelmilel bir teşekkül. Protokol kuralları gereği Kazakistan Başbakanı’nın Türk Konseyi Genel Sekreteri’ni Türk Konseyi bayrağıyla birlikte kabul etme zorunluluğu yok... Kazakistan Başbakanı’nın Türk Konseyi bayrağıyla birlikte resim vermesi güzel bir jest niteliğinde. Bir cihetiyle Kazakistan devletinin bir teşkilat olarak Türk Konseyi’ne verdiği ehemmiyeti gösteren bir jest ve teşkilatın geleceğine dair güzel bir işaret; diğer cihetiyle Kazakistan asıllı Genel Sekreter’in şahsına karşı yapılan bir jest olarak da yorumlanabilir...”
Evet, bu güzel gelişme ile ilgili daha pek çok şey söylenebilir. Ancak şu bir gerçek ki Türk milleti, Macaristan da dâhil, büyük ve devasa bir coğrafyada kendini gerçekleştirmek için yeniden dünya sahnesine çıkmak için ayağa kalkmıştır.
Kazakistan Türk milletinin “Ocakbaşı Ağası” misali bu hususlarda öncülük yapmaya devam ediyor. Türk töresinde bir evde bütün çocuklar sırası geldikçe evlenip evden ayrılır ancak en küçük oğlan çocuğu "ocakbaşı"nı bekler ve annesinden babasından ayrılmaz. Kazakistan da bulunduğu coğrafya konumuyla böyle bir misyona sahip olan ülkedir...
Kazakistan’ın başlattığı bu güzel ve anlamlı jesti, bu siyasi tavrı diğer Türk Konseyi ülkelerine teşmil etmek sırası şimdi Türkiye’de. Adım adım “Türk Birliği” böyle gelecek, kardeşler adım adım birbirlerine yaklaşacak, adım adım hayaller gerçek olacak. Merhum Dilaver Cebeci’nin şu dizeleri şimdi niye kendini hatırlattı ki?
“Bir bayrak dalgalansa yüceden
Hadi! Dese birisi
Peşindeyim, vallahi peşindeyim!"
M. Aybike Sinan